Marka Hakkına Tecavüz
Marka hakkına tecavüzden söz edebilmek için üçüncü kişi tarafından markanın ekonomik amaçlarla kullanmış olması gerekmektedir.
SMK Madde 29’da marka hakkına tecavüz sayılan fiiller düzenlenmiştir. Bütün bu davranışların eş özelliği üçüncü kişinin markayı ekonomik amaçla kullanmış olmasıdır. Ekonomik amaçtan söz edebilmek için kazanç elde etme amacı gerekli değildir. Dolayısıyla ekonomik amaçla kullanmada mutlaka bir bedel karşılığı faaliyette bulunması gerekmez. Bir işletmenin tanıtım amaçlı bedava ürün dağıtması da ekonomik bir davranıştır.
Marka tescili sahibinin yasaklama hakkı, üçüncü kişinin kullanımının kusurlu veya kötü niyetli olmasına bağlı değildir.
Marka hakkına tecavüz fiillerinden hangisi olursa olsun, üçüncü kişinin kullanımının ekonomik amaçlı olması yanında, marka hakkının koruma kapsamına giren bir işaret ve mal veya hizmetle gerçekleşmesi gerekir. Başkasına ait tescilli markanın koruma kapsamına giren bir işaret için tescil başvurusunda bulunulması, markanın kullanılması anlamına gelmez. Bu nedenle tescil başvurusu eylemi marka hakkına tecavüz oluşturmaz.
Markanın kullanılmasının markanın koruma kapsamı içerisine girmesi gerekmektedir. Marka hakkının koruma kapsamı SMK m7.2’de hükme bağlanmıştır. Buna göre marka hakkına tecavüzden söz edebilmek için;
- a) Tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin, tescil kapsamına giren mal veya hizmetlerde kullanılması,
- b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından tescilli marka ile ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması,
- c) Aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin haklı bir sebep olmaksızın kullanılması, gerekmektedir.
Ayrıca marka sahibinin inhisari bir hakkına giren bir tecavüzden bahsedebilmek için tecavüz fiillerinin markanın tescil edildiği ülke sınırları içerisinde kullanılması gerekmektedir. Bunun istisnası Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markadır. Bu marka Türkiye de tescil edilmemiş olmasına rağmen Türkiye’de haksız kullanılmalarına karşıda koruma altındadır.
Marka Hakkına Tecavüz Sayılan Fiiller
Marka hakkına tecavüz sayılan fiilleri düzenleyen SMK 29. Madde aynı kanunun 7. Maddesine atıf yapmaktadır. Bu kapsamda hangi kullanımların tecavüz fiillerinden sayılacağına ilişkin SMK madde 7.3’e bakmak gerekmektedir.
- İşaretin Mal veya Ambalajı Üzerine Konulması: tescilli markanın üçüncü kişi tarafından markanın koruma kapsamına girecek şekilde diğer bir ifadeyle, tescilli marka ile ayni işaretin aynı tür malda ya da aynı veya benzer işaretin aynı veya benzer malda karıştırma ihtimaline yol açacak şekilde veyahut da toplumda tanınmışlık düzeyine ulaşmış markanın aynı ya da benzeri işaretin farklı malda veya bu malların ambalajında veya paketi üzerinde kullanılması marka hakkına tecavüz sayılmıştır.
- İşareti Taşıyan Malın Ticari Amaçla Bulundurulması: Markanın SMK 7.2 kapsamında haksız olarak kullanıldığı mal henüz pazara sunulmamış olsa bile pazara sunmak amacıyla bu mala zilyet olunması marka hakkına tecavüz teşkil eder. Tescilli markayı SMK7.2 kapsamında taşıyan malı ticari amaçla bulunduran kişi kusurlu olmasa da bu bulundurma fiili marka hakkına tecavüz oluşturacaktır. Markayı ticari amaçla elde bulunduran kişinin bu eyleminin marka hakkına tecavüz teşkil etmesi için bunları bizzat üretmiş olması da gerekmemektedir. Bu amaçla elde tutulan malların sayısı da marka hakkına tecavüzün oluşması için önem arz etmemektedir.
- İşareti Taşıyan Mal İçin Ticari Amaçla Teklifte Bulunmak: SMK 7.3’de işareti taşıyan malların teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya işaret altında hizmetlerin sunulabileceğinin teklif edilmesi de marka hakkına tecavüz fiilleri arasında sayılmıştır.
- İşareti Taşıyan Malların Pazara Sürülmesi: Markanın mal zerine konulmasından sonra bu malların pazara sürülüp sürülemeyeceği hususunda karar verme yetkisi marka sahibine aittir. Markayı haksız taşıyan malların pazara sürülmesi de marka hakkına tecavüz oluşturur. Markalı malı üreten, bu üretimi marka sahibinin izni ile gerçekleştirmiş olmasına rağmen, bu malı marka sahibinden izin almaksızın pazara sürmüşse burada yine marka hakkına tecavüz mevcuttur. Marka sahibi ile üretici arasındaki sözleşme, üretici tarafından markalı malın pazara sunulması hususunda zımni izin olduğunu göstermez.
- İşareti Taşıyan Malın İthal Ya da İhraç Edilmesi: ilgili bu hüküm hizmet markaları ile ilgili değildir. Türkiye’de tescilli marka sahibi, markasını hukuka aykırı olarak taşıyan malların Türkiye’ye ithalini engelleyebilir. Üçüncü kişi tarafından ithal edilen malın yurt dışında başka kişi adına tescilli olması bu sonucu değiştirmez. Yurt dışına ihraç edilen mallarda başkasına ait tescilli markanın izinsiz kullanılması marka hakkına tecavüzdür. Hükümde açıkça ithal ve ihraçtan bahsetmiş olup transit geçişinden bahsetmemiştir.
- İşaretin İş Evrakında ve Reklamda Kullanılması: SMK m. 7.3’de işaretin teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması da marka hakkına tecavüz halleri içerisinde sayılmıştır. Reklamın sözlü veya yazılı olması fark etmeksizin sözlü reklam da marka hakkına tecavüz sayılacaktır.
- İşaretin İnternette Kullanılması: işaretin internette alan adı olarak kullanılması, markanın üçüncü kişi tarafından yönlendirici kod olarak kullanılması, işaretin aynı veya benzerinin anahtar sözcük olarak kullanılması veya benzeri biçimlerde kullanılması halleri marka hakkına tecavüzü oluşturmaktadır.
- İşaretin Ticaret Ünvanı Ya da İşletme Adı olarak Kullanılması: işaretin üçüncü kişi tarafından yetkisiz olarak işletme adı olarak ya da ticaret ünvanı olarak kullanması da marka hakkına tecavüz halleri arasında sayılmıştır.
- İşaretin Hukuka Uygun Olmayan Şekilde Karşılaştırmalı Reklamlarda Kullanılması: karşılaştırmalı reklam, karşılaştırmalı reklamlara ilişkin hukuki düzenlemelere uygun değilse, işaretin karşılaştırmalı reklamda kullanılması da marka hakkına tecavüzün hallerinden birini oluşturur.
- Marka Sahibi Tarafından Lisans Yoluyla Verilmiş Hakları İzinsiz Genişletmek veya Bu Hakları Üçüncü Kişilere Devretmek
Marka Hakkı Tecavüze Uğrayan Hak Sahibinin İleri Sürebileceği Talepler
Tecavüzün Tespiti Davası
SMK m. 149.1 bent a) gereğince marka hakkı sahibi, eylemin tecavüz olup olmadığının tespitini isteyebilir. Burada SMK’da özel olarak düzenlenen bir tespit davası söz konusudur. Bu dava HMK m.106’dan bağımsız ve bu hükümde belirtilen şartlara tabi olmadan açılabilen bir davadır. SMK m.149.1’de öngörülen tespit davası yoluyla bir fiilin marka hakkına tecavüz oluşturup oluşturmadığı incelenmektedir. Hangi tecavüz eylemi ile açılırsa açılsın, tecavüzün tespiti için eylemi işleyenin kusurlu olmasına gerek bulunmamaktadır. Tespit davasını açılabilmesi için tecavüz eyleminin devam etmesi gerekmez. Eyleme son verilmiş olması halinde de tespit davası açılabilir.
Muhtemel Tecavüzün Önlenmesi Davası
SMK m.149.1 bent b) gereğince marka hakkı sahibi, marka hakkına muhtemel tecavüzün önlenmesi veya sona ermekle birlikte tekrarlanması muhtemel bulunan tecavüz eylemlerine karşı açılabilir. Bu davanın açılabilmesi için tecavüz tehlikesi gereklidir. Tecavüz tehlikesi, tecavüz eyleminin tekrarlanması ya da gerçekleşmesi konusunda güçlü belirtilerin bulunması halinde söz konusudur. Muhtemel tecavüzün önlenmesi davasının açılabilmesi failin kusuruna ya da marka hakkı sahibinin zarara uğramasına bağlı değildir.
Tecavüzün Durdurulması Davası
SMK m.149.1 bent c) gereğince marka hakkı sahibi marka hakkını tecavüz edene karşı tecavüz fiillerinin durdurulması davası da açabilir. Bu dava devam eden tecavüz fiiline karşı açılır. Durdurma davasının açılabilmesi için tecavüz fiilini işleyen davalının kusuru ve marka sahibinin zarara uğraması gerekmemektedir.
Tecavüzün Kaldırılması Davası
Tecavüzün kaldırılması davası, tecavüzün sonuçlarının giderilmesini amaçlar. Bu dava, tecavüz sona ermesine rağmen etkileri devam ediyorsa veya tecavüz devam ediyorsa açılabilir. Bu dava da bir eda davasıdır. Tecavüzün kaldırılması davasının açılabilmesi için tecavüz fiilini işleyen davalının kusuruna ve marka sahibinin zarara uğramasına bağlı değildir.
Tazminat Davası
SMK m.49.1 bent ç)’ye göre marka hakkı sahibi tarafından tecavüzün kaldırılmasının yanında maddi ve manevi zararın tazmininin talep edilebileceği hükme bağlanmıştır.
Fikri mülkiyet hakkı olarak marka hakkı da gayri maddi niteliğinden ötürü, tecavüze elverişli bir haktır. Çünkü markanın, maddi nitelikteki bir üründe olduğu gibi özel bir şekilde koruma altına alınması gibi bir yolla himaye altına alınması mümkün değildir. Ayrıca yine gayri maddi niteliği nedeniyle marka hakkının koruma kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi güçtür. Bu nedenle bu hakkın ihlali halinse tazminat isteme hakkı da mevcuttur.