Türk Ticaret Kanunu’nda sınıflandırılan anonim şirket de her tüzel kişilikte olduğu gibi yönetim ve temsile ihtiyaç duymakta ve bu ihtiyaç, yönetim kurulu tarafından karşılanmaktadır.
Yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki ilişki, bir vekalet ilişkisi olması nedeni ile; şirketi temsilen 3. şahıslara karşı yapmış oldukları işlemler şirketi bağlar ve şirketin sorumluluğu esastır. Yönetim Kurulu üyelerinin şirketin hak ve borçlarından ötürü, şahsi olarak 3. Şahıslara karşı bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Fakat yaptıkları işlemler dolayısı ile yönetim kurulu üyelerinin genel ve özel sorumluluk halleri söz konusu olmaktadır.
Genel sorumluluk halleri
TTK md. 553, YK üyelerinin genel hukuki sorumluluğunu düzenlemektedir. Bu madde kapsamında YK üyelerinin kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal etmeleri durumunda hukuki sorumluklarının doğacağı belirtilmiş olup, bu sorumluluğun doğması kusur şartına bağlanmıştır. Hukuktaki genel kural uyarınca, kusur sorumluluğuna gidilebilmesi için; yapılan bir ihlalin bulunması, yapılan ihlalin kusurlu olması, zarar oluşması, kusurlu davranış ile zarar arasında illiyet bağının bulunması şartlarının bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir. Dolayısı ile burada YK üyelerinin görevlerini yerine getirirken kusurlarından kaynaklanmayan davranışlarından dolayı sorumlulukları doğmayacaktır.
Tam aksinin olması halinde ise, yani kusurları ile bir zarar neden olmaları halinde ise YK üyeleri ilgili şirkete, ilgili şirketin pay sahiplerine ve ilgili şirketin alacaklılarına karşı ortaya çıkan zararları tazmin etmekle yükümlü olacaklardır.
Sorumluluk Sınırları ve Teselsül
YK üyelerinin görevlerini icra ederken göstermeleri gereken özen yükümlülüğü olan eski TTK’da ‘’basiretli iş adamı’’ ölçütü kaldırılmış olup, tedbirli yönetici ölçütü getirilmiştir. Bu yükümlülük objektif özen yükümlülüğü olup, TTK md.369’da düzenlenmiştir. Burada kıstas; şahsi durumlar değil, ortalama tedbirli yöneticidir. YK üyelerinin özenli ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak yürütmek yükümlükleri bulunmaktadır.
Eski TTK’da yer alan mutlak teselsül yani; oluşan zarardan dolayı kusur oranlarına bakılmaksızın tüm YK üyelerinin zarardan sorumlu tutulması ilkesi terkedilmiş olup, yerine hakkaniyete daha uygun olan farklılaştırılmış teselsül ilkesi benimsenmiştir. Bu ilke ile her bir YK üyesinin, zarardan sorumlu olduğu oran kadar zararı karşılaması öngörülmüştür.
Özel Sorumluluk Halleri
Şirketin zarara uğraması halinde YK üyelerinin kusurlu olup olmadıkları önem arz etmeksizin, sorumlu olma durumları özel sorumluluk halleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel sorumluluk halleri TTK’da çeşitli maddelerde düzenlenmiştir.
Kamu Borçlarından Sorumluluk
YK üyeleri, şirketin kamu borçlarından (vergi vb) tamamen sorumludur. Burada her ne kadar borçlar için ilk sırada şirketin sorumluluğuna gidilecek olsa da kamu borçlarının kısmen veya tamamen şirketten tahsil edilememesi durumunda, YK üyeleri tüm mal varlıkları ile sorumludurlar.
YK Üyelerinin Yönetim Devri ve Sorumluluğa Etkisi
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Yönetim Kurulu’nun yönetim ve temsil olmak üzere iki ana görevi bulunmaktadır. Zamanla şirketin işleyişi ve gerekleri doğrultusunda yönetim yetkisinin YK üyelerinden bazılarına devredilmesi, ya da bazı üyelerin şirketin değişik işleri ile ilgili olarak yönetim yetkisi ile görevlendirilmelerine rastlanmaktadır. Örnek olarak; bir üye ihracat işleri ile yetkili kılınırken bir diğer üye şirketin ithalatı ile ilgili yönetiminden sorumlu kılınabilmektedir. İşte bu gibi konularda yönetim yetkisinin devrinden bahsedilir. Yönetim bir ya da birkaç YK üyesine devredilebileceği gibi bir 3. Kişiye de devredilebilmektedir.
Yönetim devrinin geçerli olabilmesi için TTK md 367’de belirtildiği gibi geçerli bir iç yönergenin bulunması, bu iç yönergede kimin kime bağlı olduğu, kimin hangi yetkiler ile donatıldığı gibi konuların düzenlenmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra asıl önemli nokta, şirketin esas sözleşmesinde de iç yönerge ile yetki devrinin mümkün olmasıdır.
Yönetim yetkisinin devri ile devredilen sorumluluk devralan kişiye geçecektir. Yönetimi devreden YK üyelerinin bu konu ile ilgili hiçbir sorumlulukları kalmayacaktır. Bu kuralın tek istisnası TTK. Md.553/2’de yer alan, YK üyelerinin yönetim yetkisini devrettikleri kişiyi seçerken göstermeleri gereken özen yükümlülüğüdür.
YK üyelerinin yetki devrinin sınırını TTK. md 375’de düzenlenen ‘devredilmez görev ve yetkiler’ oluşturmaktadır. Bu maddede sayılanlar dışında kalan görev ve yetkiler kısmen veya tamamen devredilebilmektedir.
Cezai Sorumluluk
YK üyelerinin cezai sorumluluğu TTK md. 562’de düzenlenmiştir.
– Belgelerde sahtecilik ve ticari defterlerde kasıtlı gerçeğe aykırı kayıtta bulunma suçu (TTK md. 549); bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
– Sermaye hakkında yanlış beyanda bulunma ve ödeme yetersizliğini bildikleri halde onay verenler, sermaye taahhüdü tam olarak itfa edilmemiş olup da bunu itfa edilmiş olarak gösterenler (TTK md.550); üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.
– Paradan başka sermaye olarak getirilen mal, hak ve diğer şeylere değer biçilmesinde yolsuzluk yapanlar (TTK md.551); doksan günden az olmamak koşulu ile adli para cezası ile cezalandırılır.
– SPK’dan izin almaksızın şirket kurma ve sermaye artırma amacı ile halktan para toplanmasına ilişkin getirilen yasaklamaya (TTK md. 552) aykırı hareket edenler, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Ayrıca yine YK üyeleri TTK. md. 562’de belirtilen ve aşağıda sayılan filler dolayısı ile suçun konusuna göre hapis ya da adli para cezası ile cezalandırılabilirler.
- Ticari defterlerin tutulmaması,
- Ticari belgelerin saklanmaması,
- Ticari defterlerin tasdik ettirilmemesi,
- Ticari defterlerin kanuna aykırı surette tutulması,
- Hileli envanter çıkarılması,
- Görüntü ve veri taşıyıcılara aktarılmış belgelerin hazır bulundurulmaması,
- Denetim elemanlarına bilgi ve belge verilmemesi,
- Türkiye Muhasebe Standartlarına uyulmaması,
- Bağlı ve hâkim şirketlerin raporlarının düzenlenmemesi veya kanuna aykırı şekilde düzenlenmesi,
- Gerçeğe aykırı kurucular beyanı düzenlemesi,
- Gerçeğe aykırı kurucular raporu düzenlemesi,
- Şirkete borçlanılması ve şirketle işlem yapılması,
- Finansal tabloların, raporların ve genel kurul kararlarının ilan edilmemesi,
- Şirket sırlarının ifşası,
- Belge ve beyanların gerçeğe aykırı olması,
- Sermaye hakkında gerçeğe aykırı beyan ve onay verilmesi,
- Ayni sermayeye ve devralınacak işletmeye değer biçilmesinde yolsuzluk yapılması,
- Halktan izinsiz para toplanılması,
- İnternet sitesi açılmaması veya içeriğin usulüne uygun bir şekilde siteye konulmaması.
Halka Açık Anonim Şirketler
Sermaye Piyasası Kurulu’nun tebliği ile halka açık ortaklıklarda ve payları borsada işlem gören halka arz olmuş şirketlerde kurumsal yönetim ilkesinin uygulanması zorunlu tutulmuştur. Kurumsal yönetim ilkesi ile amaçlanan; şeffaflık, adillik, hesap verilebilirlik ve sorumluluğun sağlanmasıdır.
Bu tebliğ çerçevesinde bahse konu anonim şirketlerde ‘’Denetim Komitesi’’, ‘Riskin Erken Teşhisi Komitesi’ ve ‘’Kurumsal Yönetim Komitesi’’nin oluşturulması zorunluluk arz etmektedir. Bu komiteler YK kararı ile kurulur ve komite üyelerinin atanması, görevden alınması YK kararı ile olur. Komiteler, yönetim kurulunun icrai yetkisi olmayan üyeleri arasından ve/ veya yönetim kurulu üyesi olmayan kişilerden oluşabilirler.
YK üyelerinin kurması gereken bu kurulları kurmamaları veya görevlerini yerine getirip getirmediklerini denetlememeleri nedeniyle şirketin gidişatında aksaklıkların çıkması, şirketin malvarlığında eksilmelerin olması, şirketin zarara uğramasına neden olabilir. Öyle bir durumda pay sahipleri ve şirket alacaklıları, YK üyelerinin verdikleri zarar dolayısı ile tazmin sorumluluğuna gidebilmektedir. YK üyelerinin bu kurulların kurulmaması nedeni ile cezai sorumlulukları söz konusu değildir.
Öte yandan, kurumsal yönetim ilkesi uyarınca oluşturulan bu komitelerde yer alan, görev ve sorumluluklarını bilerek veya ihmal ederek yerine getirmeyenlerin yukarıda cezai sorumluk başlığı altında saydığımız suçlardan birisine sebep vermeleri halinde cezai sorumluluklarına gidilebilecektir.
Halka Açık Anonim Şirketlerde YK Üyeliği
Sermaye Piyasası Kurulu’nun II-17.1 sayılı Tebliğ’inde ve bu tebliğin ekinde yer alan Kurumsal Yönetim İlkeleri (KYİ) md .4’te; SPK’ya tabii anonim şirketlerde yönetim kurulunun icracı ve icrada görevi olmayan üyelerden oluştuğu belirtilmiştir.
İcrada görevli olmayan üyeler arasında, görevini hiçbir etki altında kalmadan yapabilme yetisine sahip bağımsız üyelerin de bulunduğu düzenlenmiştir. İcracı üyeler; şirketin günlük karar alma ve işleyiş mekanizmalarında görev alırken, icracı olmayan üyeler idari karar alma ve yürütme mahiyetinde herhangi bir görevleri olmayıp, icracı üyeler üzerinde gözetim görevini yerine getiren üyeler olduğu belirtilmiştir.
SPK’ya tabi anonim şirketlerinde YK’ nın en az beş kişiden oluşması ve bu üyelerin çoğunluğunun icrada görevli olmayan üyeler arasından seçilmesi gerektiği öngörülmüştür. (KYİ 4.3.1ve 4.3.2) Bağımsız YK üye sayısı ise, bu beş kişiden her koşulda ikiden az olmamak şartı ile YK üye sayısının üçte birinden az olmaması gerektiği düzenlenmiştir.
YK’ da üyelerin çoğunluğunun icrada görevli olmayan üyelerden oluşmasının öngörülmesi ve bağımsız üye sayısına verilen önem; şirketin daha bağımsız, daha adil bir şekilde, kişisel menfaatler ile şirket menfaatleri çatışmadan karar alınabilmesi açısından önem arz etmektedir. Hatta, Sermaye Piyasası Kurulu’nun, kurumsal yönetim ilkesine verdiği önem; verilen süre içinde kurumsal yönetim ilkesine uymayan halka açık anonim şirketlerde, bu uyumun gerçekleşmesi için re’sen bağımsız üye atama yetkisine sahip olarak kendini göstermektedir.
Bağımsız YK üyeliği ve Sorumlulukları
Sermaye Piyasası Kurulu’nun KYİ md. 4.3.6’da bağımsız YK üyesi olabilmek için gereken kriter, görev süreleri, seçim esas ve kurallarına yer verilmiştir.
Buna göre; ilgili tebliğin 4.3 numaralı maddesi bağımsız yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin 3 yıl ile sınırlı olduğu ve fakat tekrar aday gösterilmeleri halinde seçilebileceklerini belirtmektedir. Ayrıca, yönetim kuruluna seçildiği günden geriye doğru son on yıl içerisinde aynı şirketin yönetim kurulu üyesi olarak, altı yıldan fazla görev yapmamış olmaları gerekmektedir.
Bağımsız YK üyeliğinde diğer bir sınır ise; aynı kişinin, şirketin veya şirketin yönetim kontrolünü elinde bulunduran ortakların sahip olduğu şirketlerin üçten fazlasında ve toplamda borsada işlem gören şirketlerin beşten fazlasında bağımsız yönetim kurulu üyesi olarak görev alamamalarıdır.
Öte yandan bağımsız üye, bağımsızlığını kaybettirecek bir şeyin ortaya çıkması halinde bunu YK’ ya bildirmekle yükümlüdür ve bu durumda istifa etmesi beklenir. Yeni bağımsız üye seçilene kadar, icrada görevli olmayan YK üyesi olarak devam eder.
Bağımsız üyelerin; YK kararlarının icrasını önleme, kamuyu aydınlatma ve komitelerde yer alma yetkileri bulunmaktadır. Bu yetkilerin hiç veya gereği gibi kullanılmamasından ötürü şirketin zarara uğraması durumunda sorumlulukları doğabilmektedir. Bu kişiler, icrada görevli olmasalar da asıl beklenti onların icrada görevli olmayan üyeler gibi, icracı üyeler üzerinde gözetim ve denetim görevini yerine getirmeleridir. İcrada görevli olmayan üyeler ile bağımsız üyelerin sorumluluk esasları çok benzer olmak ile birlikte, kişisel ve mesleki özellikleri dikkate alınarak seçilen bağımsız üyelerin, görevlerini yerine getirirken göstermeleri gereken özen ölçütü oldukça yüksektir.